Janeth
Başlangıçta İngilizce olarak yazılmıştır, OpenAI tarafından çevrilmiştir.
“Portekizli Bir Kız”
Evet, o bir kız, Portekizli bir kız. Sakinliğin ruhu, nazik bir ruh, kesinlikle yatıştırıcı bir rüzgar. Sözleriyle yas tutan kalpleri iyileştirebilir, dokunuşuyla dünyayı sakinleştirir.
Hayır, o benim sevgilim değil, en iyi arkadaşım da değil. Ama o son derece özel. Bu dünyada herkesin yanında olmasını isteyeceği bir ruha sahip.
O kim? Bu kız kim? Onun hakkında daha fazla şey öğrenmek istiyorsun, değil mi? O yüzden onu şöyle tanıtayım:
“En sevdiğim renk denizin rengidir. Çok değiştiğini biliyorum ama tüm tonlarını seviyorum. Kesinlikle mavi olmadığını, ama yeşil ya da gri de olmadığını seviyorum. Kendine ait bir rengi var ve onu derinlemesine seviyorum.”
Bu, onun en sevdiği renk hakkında sorduğumda verdiği yanıttı. Ve ben derim ki, o budur. Tam olarak kimdir. Daha fazlası değil. Daha azı değil.
Artık ona yazdığım ilk mektuptan 200 gün geçti. Ve birlikte geldiğimiz yolculuğa geri baktığımda harika bir his veriyor.
İlk mektubuma en sevdiği alıntıyla yanıt verdi. “Aşk, şöhret, para yerine bana gerçekleri ver.” Ve hemen o alıntı benim favorilerimden biri oldu. O ilk yanıttan itibaren, ruhunda bir fark hissettim. Onun sözlerini okuduğumda, sanki deniz esintisinde plajda yürüyormuşum gibi hissediyorum. Yatıştırıcı, huzurlu ve sakin. Ve yakın zamanda ona bunu söylediğimde, şöyle yanıtladı:
“Ben de öyle hissediyorum! Sanki bir meditasyon gibi… Bunu seviyorum. Bir günlüğe yazmak gibi, ama günlük bana geri yanıt veriyor!”
Ondan bunu duyduğumda ne kadar mutlu olduğumu kelimelerle ifade edemem. Beni iyileştiren, kendi sözlerimle iyileşiyor! Vay, bu ne harika bir his. Varoluşumla gurur duymak için bir şey. Değil mi?
Zaman geçti. Meşguldük. Ve son birkaç aydır birbirimize yazamadık. Ve aniden, onun sözlerini özlediğimi söyleyerek yazdım. Ve o, yanıtına şöyle başladı:
“Ben de senin sözlerini özledim. Gerçekten fark ettiğimden daha fazla. Dün, memleketime giden trende senin mektubunu okurken gülümsemekten kendimi alamadım! Çok komik görünüyordum! Ama işte böyle mutlu olduğunu bilirsin :)”
Ve bu arkadaşlığın beni ne kadar özel hissettirdiğini daha fazla açıklamaya gerek var mı? Hayır, gerek yok. Gerçekten gerek var mı?
Ve eğer Slowly olmasaydı, onu tanıyamazdım. O yazıları asla karşıma çıkmazdı. Ve öyle olsaydı, birçok şeyi hayatımda kaçırırdım. Hayatımda açılabileceğim, endişelerimi paylaşabileceğim, sadece sihirli sözleriyle beni iyileştirebilecek özel birini kaçırmış olurdum; yatıştırıcı bir ruh, nazik bir ruh, yatıştırıcı bir rüzgar, gerçekten harika bir ruh.
Bu nedenle, Slowly ekibine kesinlikle minnettarım. Kesinlikle her birinize. Sizler harikasınız.
Ve kesinlikle bu çok özel bir uygulama. Yavaş bir tempo, modern çağda, dünya işlerini kovalamakla dolu bir çağda pek takdir edilmiyor. Böyle bir zamanda, bu harika uygulamanın ortaya çıkması, tam anlamıyla takdir edilmesi gereken bir şey.
Yani Slowly ekibi, teşekkür ederim. Çok, çok teşekkür ederim!!! Kalbimin en derininden sizi seviyorum. Lütfen içten samimi teşekkürlerimi kabul edin. ❤️
P.S.: Bu “küçük stardial” birisi için sadece başka bir kolye olabilir. Ama benim için çok daha fazlası. Ne onun için hediye ettiğimden, ne de onun bana hediye etmesinden dolayı. Ama onun ruhunu değerli kıldığını kesinlikle bildiğim için, ona değer katan her şey aslında benimkini de değerli kılar. Çünkü o benim “Portekizli Yatıştırıcı Rüzgarım.” 💛