Ci spiace, ma questo articolo è disponibile soltanto in Turkish. Per ragioni di convenienza del visitatore, il contenuto è mostrato sotto nella lingua alternativa. Puoi cliccare sul link per cambiare la lingua attiva.
Her şeyin hızla gözümüzün önünden aktığı bir çağdayız. Gün be gün gündem değişiyor, revaçta olan müziklere yetişemiyoruz, saniye başı imaj bombardımanına maruz kalıyoruz.
Yavaştan almayı denemiyor bir çoğumuz. Bir iki adım geri çekilip neye dönüştüğümüze bir baksak, olayın çılgınca olduğunu fark edecek gibiyiz.Ancak besiye çekilmişçesine kafamızı sadece önümüzdeki yem bittiğinde başka yemler ne zaman gelecek diye sormak için kaldırıyoruz.
Müzikleri tüketiyoruz, Instagram postlarını, Twitter tweet’lerini, her şeyi…
İşte böyle bir dönemde kullanıcılarının bir iki adım geriye çekilip her şeyi yavaştan aldığı bu uygulamadan bahsetmek istiyorum. Kendimi her ne kadar fütürist, yenilikçi diye tarif etsem de bu tüketim çılgınlığı içerisinde ilaç gibi gelen eski okul bir yönteme sahip bu uygulamanın ne kadar büyük bir iş başardığını itiraf etmem gerek. Yazdığınız mektup anında karşıya gitmiyor. Bu şu demek oluyor: Cevap verirken oturup düşünmeniz gerek. Cümle yapılarınızı kontrol etmeniz, hatalı bulduğunuz noktaları düzeltmeniz gerek çünkü gönder tuşuna bastıktan sonra uzun bir süre iletişime geçemeyeceksiniz. Yazacağınız her satır “değerli”. Daha önce hiç birisiyle mesajlaşırken gönderdiğiniz tek satırlık “iyi akşamlar” mesajının değerli olduğunu hissetmiş miydiniz? Muhtemelen hissetmediniz çünkü bu sizin günlük ritüeliniz. Hissetmediniz çünkü günlük hayatta ağzınızdan çıkan, klavyenizden dökülen her bir kelime alelade, alışkanlıklarınızın bir parçası. Kainatın hızlıca dönen çarkında savrulmamak için siz de hızlıca koşuyorsunuz. En tutmuş yöntemleri elinizden bırakmıyor, farklı olarak tabir ettiğiniz davranışları bile imaj bombardımanlarından ediniyorsunuz. Hayatınız, sadece farklı birer kopyadan ibaret.
Bir şehri araçla gezerek tanıyamazsınız. O şehirde yürümeniz gerekir. Plajlarında kumda yalın ayak yürümeniz, sokaklarında sek sek oynamanız, karşı fırından taze bir simit almanız gerekir. Belki o zaman simitin en çıtır olduğu vakitlerin memurların işe gitme saatine denk geleceğini fark edersiniz.
Bir iki adım ağırdan alın. Hayatın tadını çıkarmayı deneyin.
